|
|
|
MAYIN TEMIZLEME KARSILIGI ISRAILE YARIM ASIR TOPRAK KIRALAMA |
|
|
Bildiğimizi okuruz!..
Muhalefete yüklendi
Her konuda 'mutabakat' aramakla övünen AKP, mayın temizleme işinde muhalefetin, askerin ve bölge halkının artan itirazlarına en yetkili ağızlardan sert tepki gösterdi. Başbakan Tayyip Erdoğan, "Muhalefet bize zaman kaybettiriyor. En son mayın olayı... Hemen yakıştırma başladı. Hep aynı şeyler!" dedi.
Çiçek'ten sert çıkış
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek de mayın temizleme ihalesiyle ilgili eleştirilere sert bir dille tepki gösterdi: Vatanseverlik konusu muhalefetin tekelinde değil. Hükümet herkesin görüşünü alır, kendi görüşünü ortaya koyar, sorumluluğu da üstlenmiş olur. Mesele bu kadar basittir!
Halk, Genelkurmay ve muhalefet karşı, AKP ise ısrarlı
Son kararı biz veririz!..
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili yasa tasarısı konusunda hükümete yöneltilen eleştirilere sert çıktı
Para cıva gibidir dini, ırkı olmaz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin Türkiye’nin meseleleri konusunda sürekli engelleyici bir tutum içerisinde olduğunu savundu. Erdoğan, partisinin Düzce 3. Olağan İl Kongresi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Muhalefetin tavrının her konuda zaman kaybettirdiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, “Dikkat edin bunu sürekli yapıyorlar. Mesela son zamanlarda Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi olayı yaşadık. 6 madde için iki hafta dört günümüzü aldılar” dedi.
Cüce ülke değiliz
Suriye tarafının temizleme işini yaptığını ifade eden Erdoğan, “Biz de bunu yapalım istedik ve bunu yapmak suretiyle o bölgede yaklaşık 210 bin dönümlük organik tarım yapabileceğimiz alan kazanalım. Hemen yakıştırma başladı, ’Siz burayı İsrail’e peşkeş çekeceksiniz’. Hep aynı şeyler” ifadesini kullandı. Bu zihniyetin hala aynı yerde bulunduğunu ileri süren Erdoğan, “Bu ülkenin vatan toprakları üzerinde yatırım yapan küresel sermaye, şu dinden, bu dinden geldi diye ’Eyvah Türkiye elden gidiyor’ demek. Bu kadar kolay mı?” dedi. Türkiye’nin cüce bir ülke olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, “Paranın dini, milleti, ırkı olmaz. Para civa gibidir. Yahudi sermayesidir, olmaz. Yahu burada kim çalışacak? İzzak çalışmayacak, Hasan, Ahmet, Mehmet çalışacak” ifadesini kullandı.
Sorumluluğu
hükümet üstlenir
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, mayınların temizlenmesiyle ilgili tartışmalara ilişkin, “İhanet gibi son derece ağır ve hoş olmayan kavramları ulu orta kullanmamak lazım” dedi. Çiçek, Ankara’nın Bala İlçesi’nde özel bir alçı fabrikasının açılışına gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çiçek, bir gazetecinin, “mayınların temizlenmesi tartışmalarıyla ilgili olarak muhalefetin sert eleştirileri var. Vatana ihanet olarak değerlendiriliyor. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?” sorusu üzerine, muhalefetin özünde zaman zaman sertlik olduğunu, Türkiye’de de muhalefetin hep sert yapıldığını ifade etti. Bugünkü muhalefetin de bu geleneği sürdürdüğünü dile getiren Çiçek, “Vatanseverlik konusu kimsenin tekelinde değil” dedi.
Doğru bulmuyorum
Türkiye’nin huzura, barışa, birliğe, kardeşliğe daha çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde herkesin üslubuna dikkat etmesi gerektiğini ifade eden Çiçek, “Getirilen tasarıyla ilgili eleştiriler olabilir. Kendi düşünceleri varsa onları da dinleriz ama ihanet gibi kavramlar siyasi gerginliklere sebebiyet verir. Biz hükümetiz, biz herkesin görüşünü alırız. Neticede herkes bu ülkede olup biten her şeyden hükümeti sorumlu tutmuyor mu? Öyleyse hükümet herkesin görüşünü alır, kendi görüşünü ortaya koyar, sorumluluğu da üstlenmiş olur” diye konuştu.
AKP’li Bozdağ:
TSK bizi teyit etti
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Meclis Genel Kurul’da görüşmeleri devam eden ve muhalefet partilerinin tepkisine neden olan Türkiye ile Suriye sınırları arasında mayın temizlenmesine ilişkin Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamalarını değerlendirdi.
NAMSA uygun
AKP’li Bozdağ, bir takım deneme ve uygulamalardan sonra, Genelkurmay Başkanlığı’nın gönderdiği yazıda, “bu işin ihale yöntemiyle yaptırılması” konusunun daha uygun olacağına ilişkin kanaatini, çekincelerini de belirtmek suretiyle Milli Savunma Bakanlığı aracılığıyla ilgili yerlere ve Başbakanlık’a ilettiğini belirtti. Genelkurmay’ın temizleme işinin NAMSA’ya verilmesini istediğini hatırlatan Bozdağ, “Dolayısıyla TSK’nın açıklamaları bizim açıklamalarımızı teyit ediyor” dedi.
İsrail’i topraklarımızda istemiyoruz
Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi ve toprakların tarıma açılmasıyla ilgili muhalefetle iktidar arasında süren tartışmaya bölge halkı da katıldı. Halk, “Bu mayınlı arazilerin temizlenmesi veya tarım sahasına açılması için İsrail başta olmak üzere birçok ülkeden talip gelecektir. Bu araziler bölge insanlarına verilmelidir. Biz İsrail’i topraklarımızda istemiyoruz. Bu mayınları temizleyecekse Türkiye temizlesin” diyor. Mayınların temezilenme maliyetinin yaklaşık1 milyar doları bulucağı belirtiliyor. Temizleme çalışmasını yapan firma toprakları tarıma açarak kullanma hakkını elde edecek. Ankara’nın taraf olup 2004’te imzaladığı Ottowa Sözleşmesi göre Türkiye’nin en geç 1 Mart 2014’e dek toprağa döşeli tüm mayınları temizlemesi gerekiyor.
Arazinin köylüye verilmesi anlamsız
Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker, THY’nin tarifeli uçağıyla Paris’e hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Mehdi Eker, bir gazetecinin, “Güneydoğu’daki mayınlı araziler temizlendikten sonra topraksız köylülere dağıtılması yönünde bazı görüşler var, siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna karşılık, şunları kaydetti:
Başarısız oldu
“Mayınlı araziler temizlendikten sonra çok küçük parçalar halinde dağıtılmasının ekonomik olarak hiçbir anlamı yok. 1970’li yıllarda Türkiye böyle bir şeyi denedi. Çok başarısız olundu. Şanlıurfa’da tarım ve toprak reformu yapıldı. Bu bir ekonomik, iktisadi faaliyet. Dolayısıyla belli bir ölçek büyüklüğüyle ölçek ekonomisine uygun olarak üretim yapılması lazım. Dolayısıyla burada da öyle. 50 yılın üzerinde burada bir üretim yapılmadı. Kimyasal ilaç ve kimyevi gübre kullanılmadı. Dolayısıyla, bu toprak belirli büyüklükteki işletmeler halinde tarımsal üretim için kullanılırsa Türkiye için çok daha kazançlı ve verimli işletilmiş olur. Biz bunun Türkiye için daha doğru bir yol ve yöntem olduğunu düşünüyoruz.”
|
|
|
|
|
|