AKP YALANLARI |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AKP YALANLARI 1
Milli Gelir Büyüdü Yalanı
Akicraatlar sitesinde; “AKP iktidarında ortalama % 7.3 oranında büyüme başarısı gösterdi.” AKP iktidarında Türkiye’nin gayri safi milli hasılası % 120 oranında artış gösterdi. 181 milyar dolardan 400 milyar dolara çıktı." yazmaktadır. Şimdi eğer ortalama % 7.3 oranında büyüdüyse AKP iktidarında Türkiye ekonomisi 181 milyar dolardan ortalama % 7.3 büyüme bizi kabaca 5 yılda 260 milyar dolara getirir. Ama 400 milyar dolara nasıl çıktığının tutarsızlığını izah eden hiçbir cümle yok. Yani % 7,3 oranında büyüdük diyeceksiniz. Ondan sonra da 181 milyar dolardan 400 milyar dolara çıktık. % 100 oranında büyüdük diyeceksiniz.
--------------------------------------------------------------------------------
Kişi Başına Millî Gelirimiz Arttı Yalanı
Akicraatlar sitesinde; "Kişi başına düşen milli gelir AK PARTi iktidarında ikiye katlandıve 2 bin 598 dolardan, 5 bin 477 dolara yükseldi." yazmaktadır. Millî Gelirin Hesaplanmasıyla ilgili çelişki için bakınız...Milli gelir büyüdü yalanı Millî Gelir Yanlış Hesaplanınca Kişi Başına Düşen Millî Gelirde Yanlış çıkıyor. Verdikleri rakamlara 2002'ye göre yaklaşık 2 kat zenginleşen ülkemin insanı nedense çöplerden ekmek topluyor, keyfinden hırsızlık ve kapkaç yapıyor (Bu suçlardaki artış oranı Akp iktidarında ortalama %160'larda), fuhuş yapıyor, boşanmalar 2 kata çıkıyor.
Karşılıksız çekler; 2002'de 748 bin adet, bugün 1 milyon 535 adet,
Protestolu senet 2002'de: 498 bin 748 adet , bugün 2 milyar 803 milyon adet. Bu rakamlar maalesef sitelerinde yazmıyor....
--------------------------------------------------------------------------------
İşsizlikle Mücadele Yalanı
Akicraatlar sitesinde; 2002 yılında 10.3 oranında işsizlik oranı, 2006 yılı sonunda yani 4 yılda 9.9 gerilemiş olarak gösterilmiştir. Bu rakamlara göre 4 yıl içerisinde 0,04 oranında; yani her yıl 0,01 oranında işsizlik gerilemiştir. Bu rakamları doğru kabul etsek bile işsizlikte gerileme olduğu doğru değildir. Çünkü nüfus artış hızımız, Tarım Sektörünün İMF'nin talimatıyla kotalı hale getirilmesi tarım işçisini kentlere göç ettirmiş ve işçi piyasasına genç nüfüsumuzdan dolayı 4 yıl boyunca yüzbinlerce kişi katılmıştır. Ayrıca sitede bu gerilemeyi hangi fabrikayı açarak veya hangi istihdam politikalarıyla yaptıkları nedense yazılmamış. Ayrıca resmi rakamlara göre 6 milyon işsiz görünmektedir. Bu 6 milyon işsizin 4 tane geçindirmek zorunda olduğu kişi olsa toplam 24 milyon kişi eder. Bu demektir ki nüfusun 1/3'ü açtır. Ki resmi olmayan rakamlara göre 18 milyon işsiz vardır. (Özelleştimelerden dolayı işini kaybeden veya aldığı ücreti yarı yarıya düşenler ve mevsimlik işçiler hariçtir).
--------------------------------------------------------------------------------
Borçlar Azalıyor Yalanı
Akicraatlar sitesinde; “AB Tanımlı Merkezi Yönetim kamu borç stokunun milli gelire oranı, 2002 yılında yüzde 93,9 oranında iken, 2006 sonunda yüzde 60,7 seviyesine geriledi.Böylece Türkiye Maastricht kriterini yakaladı" denilmektedir.
Burada yine kelime oyunu yapılmaktadır. Nedir bu kelime oyunu: "AB tanımlı merkezi yönetim kamu borç stokunun milli gelire oranı". Yani burada diyor ki, AB tanımlı merkezi yönetim kamu borç stoku diye bir tanım var. Ona göre hesap yapıyoruz diyor. Biz sonra Maastrich Kriteri’ni yakaladık diyor. Nasıl yakaladık. 2006 sonunda % 93,9 borç stoku oranı % 60,7 seviyelerine gerilemiş. Halbuki milli gelirimizden fazladır borçlarımız. Fakat tanım AB tanımı bu hale getirdik. Sonra hemen yine aynı şekilde IMF borçları da eriyor. Neymiş 8,7 milyar dolar gerilemiş. Ama diğer borçlarımızdan bahseden yok.
Toplam Borcumuz 2002'de 200 Milyar Dolarken
2007 İtibariyle 460 Milyar Dolara Çıkmıştır.
Yani akp iktidarı son 5 yılda 260 milyar dolar artı borçlanma yapmıştır. 80 yılda gelen bütün hükümetler toplam 200 milyar dolar borçlanırken 5 yılda akp hükümeti 260 milyar dolar borçlanmıştır. Peki bu 260 milyar dolar nereye gitti?
--------------------------------------------------------------------------------
Asgari Ücret Yalanı
5 Kişilik bir aile bir simit ve çay ile karnını doyurmuş olsa bile asgari ücret yetmiyor." (9 Aralık 2001- Tayyip ERDOĞAN)
"Asgari Ücretin 500 milyonu aşması gerekir." (21 Aralık 2003 - Tayyip ERDOĞAN)
Dört Yıl Geçti Asgari Ücret Hâla 419 YTL
Bir karşılaştırma:
Refahyol döneminde Asgari Ücretle 34 tane Mutfak Tüpü alınıyordu. Akparti İktidarında sadece 10 tane alınıyor. (Şu an İstanbul'da mutfak tüpünün fiyatı 39 ytldir.) ***********************************
Asgari ücret ve Erdoğan’ın ruh hali!
Kapalı kapılar ardında yapılan “bu kadar zam az, daha fazla verirsem batarım” tartışmaları arasında 1 Ocak 2006’dan itibaren geçerli olacak asgari ücret açıklandı: 380 YTL.. Türkiye’nin yeni sefalet ücreti, pardon asgari ücreti, küsuratı hariç 19 adet 20 liralık banknottan oluştu. Bozdur, bozdur harca... Oysa o kadar yazdık, çizdik.. Asgari ücretlinin açlıkla pençeleştiğine dikkat çektik... Yetkililerden, bu kez olsun zam oranını belirlerken ellerini vicdanlarına koymalarını istedik. Belli ki yine bulamamışlar. Neyi mi?
Ellerini koyacak vicdanı.
Düşünebiliyor musunuz; bir kilo etin ortalama 13 YTL’den satıldığı günümüzde, insanlar gün boyu 12 YTL’ye çalışmak zorunda bırakılıyor. Açlık sınırı 650 YTL’ye, yoksulluk sınırı ise 1500 YTL’ye yükselen Türkiye’de, insanlar 380 YTL maaşa mahkum ediliyor.
Asgari ücretli ne yapsın? Eve her gün bir dilim daha fazla ekmek mi götürsün, yoksa bir günde beş ekmek yiyerek mi tüketsin? İnsanlar bu para ile nasıl yaşar, ailelerini nasıl yaşatır diye düşünen yok.
Yazık, çok yazık...
Asgari ücret yüzde 8.65 arttı. Yüzde 8.65 tek başına düşünüldüğünde, enflasyonun üstündeymiş gibi görünüyor. Doğrudur, ama asgari ücret düşükse, reel artış bir anlam ifade etmez ki!
Hele de devletin resmi kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu asgari ücretin 508 YTL olması gerektiğini söylerken, iktidarın bu 30 YTL’lik zammı hangi Türkiye gerçeğini karşılar ki?
Zaten gerçekten karşılasaydı; 1999’da 100 iken 2005’te 108.2 olan ortalama brüt asgari ücret endeksinin 130 olması gerekirdi. Peki ne oldu? Asgari ücretlinin refahtan aldığı pay sürekli geriledi, insanca yaşamasına imkan tanıyacak bir ücreti alması hayal haline geldi. O halde ‘biz ücretleri reel olarak artırdık’ demenin hiç bir manası yoktur.
Ben asıl neyi merak ediyorum biliyor musunuz?
Asgari ücret miktarını belirleyen zat-ı muhteremlerin maaşlarının ne kadar olduğunu.
Ayda 10 bin YTL gideri olduğunu açıklayan Maliye Bakanı’nın nasıl geçindiğini?
Ve en çok da Ocak 2005’te yüzde 10 zammı reva görürken, bizlerin karşısına geçip ‘bu ücretle geçinmek’ zor diyen, ‘çay-simit’ hesabı yapan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ruh halini..
Acaba Başbakan geçmişte yaptığı gibi yine asgari ücretle kaç kilo kuru fasulye, kaç ekmek alındığını anlattığı derin bir ekonomik analiz mi yapacak? Yoksa “Asgari ücret aşırı şekilde arttı ve çalışanlar ne yapacaklarını şaşırdı”mı diyecek..
Ya da Düzce’de seslerini duyurmaya çalışanlara söylediği gibi, ‘Üç sene önce aynı parayla kaç ekmek alıyordun, şimdi kaç ekmek alıyorsun? Az alıyorsan bana bedduanı yap, çok alıyorsan duanı yap...”diyerek bizi başından mı savuşturacak?
Erdoğan’dan şu ana kadar bir açıklama gelmedi; geleceğini de pek zannetmiyorum. Zira, kendileri dün “hadlerini bilsinler, savcıları göreve çağırıyorum” dedikleri TÜSİAD’la ‘gece barışı’ yapmakla meşguldüler!!!
Neyse;
Başbakan ne derse desin, açıklanan asgari ücret;
Ekonomide çizilen pembe tabloları yerle bir ettiği..
Her şeyin ateş pahası olduğunu, neredeyse metrekareye bir işsizin düştüğünü söyleyenleri haklı çıkarttığı gibi...
“270 dolarla nasıl geçinilir?” sorusuna “Kazancınız oysa onunla geçinmek zorundasınız” diyen IMF Başkanı’nın 1. Yardımcısı Anne Krueger ile “Asgari ücret olmamalı. Herkes hangi ücrete razı oluyorsa onunla çalışmalı” diye buyuran patronları memnun etmiştir.
Gerisi ise laf-ü güzaftır!..
|
|
|
|
|
|
|
|
|